Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli 2014 seçimlerine ilçe olarak girecek olan Seydikemer’de halka hitap etti. Seydikemer’in ilçe olmasında emeği geçenlere teşekkür ederek başladığı konuşmasında Büyükşehir Adayı Mehmet Erdoğan ve Seydikemer Adayı Erdal Eroğlu’na destek isteyen MHP Lideri, hükümeti de 17 Aralık Operasyonu ve sonrasında yargıda yaşanan gelişmeler üzerinden eleştiri yağmuruna tutarak başbakanın diktatör olma yolunda olduğunu söyledi. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Muğla’daki ilk durağı Büyükşehir Yasası ile ilçe olan Seydikemer oldu. Seydikemer Cumhuriyet Meydanındaki miting alanına gelişinde coşkulu kalabalık karşısında karşılanan Bahçeli ayağının tozuyla MHP’li Kemer Belediye Başkanı Cafer Arıkan’ın makamına geçti. Ardından alkışlar arasında platforma çıkan Devlet Bahçeli, 2014 seçimlerine Büyükşehir statüsü ile girecek olan Seydikemer’in ilçe oluşunda emeği geçen herkese teşekkür etti ve mevcut belediye başkanı Cafer Arıkan’ı “Eldeki kıt imkanlarla büyük hizmetler sunduğunu biliyoruz. Arzulamış olsaydı, kendisini Seydikemer Belediye Başkanı olarak görmek bizlere onur verirdi. Ancak kendisi yorulduğunu ve daha genç bir arkadaşa devretmek istedi” diyerek kutladı. Seydikemer Adayı Erdal Eroğlu’nun büyük hizmetler sunacağını kaydeden Bahçeli, kamuda önemli görevlerde bulunan Büyükşehir
Adayı Mehmet Erdoğan’ın da deneyimiyle Muğla’yı ayağa kaldıracağını söyledi. Genel Başkan Yardımcısı Şevket Çetin, Ankara Milletvekili Zuhal Topçu, Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Alper Çağrı Yılmaz, İl Başkanı Mehmet Korkmaz ve Ülkü Ocakları Eğitim Genel Başkanı Olcay Kılavuz gibi isimlerin de eşlik ettiği Seydikemer Mitinginde Bahçeli, “30 Mart 1014 seçimlerine 40 gün kaldı.30 Mart seçimleri önceki yerel seçimlerden daha fazla bir öneme sahip. Çünkü bu seçim, yakın tarihteki diğer seçimleri ve ülkenin geleceğini etkileyecektir. 28 Ağustos 2014’e Cumhurbaşkanlığı, 2015’te de genel seçimler var. Bu üç siyasi olay birbirini tamamlayan milletin geleceğini ilgilendiren seçimler olacaktır. Bu üç olayı (seçimleri) ülkenin geleceği, milletin aydınlığı için önemsemeliyiz ve mutlak surette büyük bir katılımla sandığa gitmeliyiz. Türkiye’yi 11 yıldır AKP yönetiyor. Millete ne vaat ettiyse yapabilecek kapasitededir. Yasamada ve yürütmede tek başına iktidar. Şimdi yargıyı da yönetmek istiyor. Sayın başbakan %51 ile geldiğini belirtse de ne oldum diye şaşırmaya başlamıştı. Yasama da bende yürütme de bende diyerek yargıyı da siyasallaştırmıştır. Yargıyı kontrol altına aldı, kendi yandaşlarını geçirmiştir. Nefsinin kurbanı oldu, diktatör olma yolunda.
Ne oldum delisi olmuş kararsızlığa doğru gitmektedir. 11 yıllık iktidarlık döneminde yokluk yolsuzluk yabancılaşma ve yozlaşma başını almış gitmiştir. Böyle bir durumda toplumda birlik ve dirlik bozulmuş ülkeyi bölmek isteyen pkk yandaşları güçlendirilmiş siyasallaştırılmış Türkiye’nin başına bela edilmiştir. Barzani ile İmralı canisi el ele vermiş Recep Tayyip Erdoğanı da ortalarına almışlar. madem diktatör oluyorsun o zaman ol demişler. Böyle bir rezillikten dolayı demokratik açılım yapıyorum ileri demokrasiyi getiriyorum insan haklarını hiç bir dönemde görmediğiniz kadar geliştiriyorum diyerek memleketi bin yıllık kardeşliği birbirine düşürecek hale getiriyor. Böyle bir durum karşısında artık o iktidarın geleceği yoktur. Bu iktidarın bu kadar yanlışı bir yerde patlayacaktır. o yer neresi olur diye herkes merak ederken bir gün sabahleyin 17 aralıkta 06;30'da bir savcıyla kolluk Kuvetleriyle Fatih Belediye başkanlarından başlayan 4 tane bakanın oğluna kadar uzanan daha sonra bazı bürokrat ve iş adamlarıyla yolsuzluk, rüşvet soruşturmasının su yüzüne çıkmasıdır. böyle bir durumda 41 kişi tutuklanmıştır. Sayın başbakanın yolsuzluk ve rüşvet olayının bu şekilde patlamasından sonra yolsuzluk ve rüşvetin üzerine gitmesi gerekirken büyük bir telaşa kapılmış ban komplo kuruyorlar, ben ne yapıyorsam önümü kesmeye çalışıyorlar bunlar iç ve dış odaklı güçlerdir. Türkiyede de işbirlikçileri vardır. Paralel bir devlet oluşmuştur. bizi bize karşı bir darbe yapmaktadırlar diyerek ortalığı karıştırmaya gündemi değiştirmeye medya
yoluyla da halka başka türlü anlatarak üstünü örtmeye çalışmaktadır. Şimdi de savcı kıymıştır. Polis teşkilatını darmadağın etmiştir. Neredeyse sekiz bini aşkın emniyet müdürü şube müdürü emniyet yardımcıları ve güneydoğuda mücadele veren emniyet güçlerinin süreleri dolup büyükşehirlere tayini çıktığı zaman şimdide darmadağın etmişlerdir sonuçta büyük bir gürültü medya ve yandaşlarının iftiralarıyla şudur budur derken Halk Bankasının genel müdürü tahliye olmuş yut dışına çıkma yasağı konmamış ortalıkta serbestçe dolaşmaktadır. 8 yıldan beri adalet ve Kalkınma Partisine başbakan AKP demeyin AK Parti deyin diyor ama millet buna ısınamadı hala AKP diyor. Başbakan ise buna kızıyor. 17 Aralık bunu gösterdi. Bu partinin Artık AK’la PAK’la alakası yok. Kazandibi gibi kapkara. Bu iktidar gitmeli. Bu iktidarın ömrü tükenmiştir. Bu iktidardan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Madem ki Erdoğan, yüzde 51 ile geldim deyip 2002’den önceki yapılanları inkar ediyor, milleti kandırıyor, TOKİ aracılığı ile açılışlar yapıyor, televizyonlarda boy gösteriyor. Ve 51 ile geldim deyip 49’u yok farz ediyor. Bu çılgınlığa bir son verin. Medya Yargıtay, yasama ve yürütmeyle kendisini Roma’yı yakan Neron gibi görüp Türkiye’yi yakmaya çalışan bu zavallı şahsiyeti tepe taklak aşağı almak lazım. Onun için 30 Mart 2014 günü sizler açısından tarihi bir fırsattır. 51 ile geldim diyen Erdoğan’a yine 51 ile güle güle deyin.