|
|
|
|
CHP'Yİ YAZMAYA DEVAM |
|
|
Tarih : 16.09.2014 - 08:46:35 |
|
Ak Partiye oy veren insanları makarnacı, kömürcü diyerek onları hakir görmek, oylarını makarna, kömüre sattılar demek ne kadar akılcıdır? Bu yaklaşım alt gelir grubunu rencide etmez mi? Aynı zamanda CHP ile toplum arasında kopukluğa sebep olmaz mı? Sosyal devlet dediğimiz toplumun güçsüz kesimlerini ekonomik ve sosyal konularda gerekli tedbirleri almak değil midir? |
|
|
İki haftadan beri CHP üzerine yazıyorum. Peki neden CHP? Amacımız CHP'ye akıl vermek mi? Elbette böyle bir derdimiz yok. Ancak ortada bir çelişkinin olduğu da açık. Sokakta kime sorarsak soralım "ne olacak bu CHP'nin durumu" sorusu ile karşı karşıyayız. Bu nedenle bu ülkede yaşadığımız sürece, bu topraklarda varlığımız devam ettiği müddetçe her parti olduğu gibi CHP de bizim ilgi alanımız içinde olacak. Zira Ana muhalefet olması sebebiyle iktidara en yakın konumda olması bu ilgiyi hak ettiğini düşünüyorum. Siyasi iktidarın söylem ve eylemleri toplumu doğrudan etkilemektedir. CHP ise iktidarın alternatifi konumunda olması sebebiyle mutlaka üzerinde düşünülmeli. Ne dediği dert edinilmeli. Bu arada ülke sorunlarına dair neler söyleyip söyleyemediği de kaale alınmalı. Ana muhalefet partisinin iç politikada olduğu gibi dış politikada da belli donanıma sahip kişiler bulunmalı. Peki Kurultay sonrası dış politika formasyonu olan bir kişi kaldı mı CHP'de? Daha önce parti meclisinde Loğoğlu vardı. Şimdi o da yok. Burada ortaya çıkan eksikliği dile getirmek iktidara methiye düzmek anlamına mı gelir? CHP; toplum ile arasında oluşan olumsuz algıyı değiştirmeli diyoruz. Bunun neresi "muhalefete ayar verme" olsun. Kaldı ki "muhalefete ayar verme" yaklaşımı ne bizim haddimizedir, ne de böyle bir derdimiz var. Bunu herkesin bildiği gibi "eli kalem tutan" lar da bilmelidir. Sayın Kılıçdaroğlu söylemleri ile zaman zaman 1960'ların sonunda ki rahmetli Ecevit'i hatırlatmakta. Rahmetli Ecevit "bu düzen değişmelidir" dediği zaman toplumun orta sınıfı tarafından büyük bir destek gördü. Nihayet 70'lerin sonunda da birinci parti olarak iktidar oldu. O zamanlar sözleri test etme imkanı biraz zordu. Günümüzde ise kişinin ne söylediğini ve nasıl davrandığını 24 saat içinde test etme imkanı mevcut. Sayın Kılıçdaroğlu zaman zaman Ecevit gibi konuşuyor. Değişimden bahsediyor. Partinin kendisini sorgulamadan bahsediyor. Herkesin olduğu gibi CHP'nin de hataları olabileceğini belirtiyor. Köklerini ise inkar etmiyor. Söylem açısından Kılıçdaroğlu doğru bir noktada duruyor. Ancak tüm mesele bunların faaliyete geçip geçmeyeceğidir. Bir taraftan güzel şeyler söyleyeceksin diğer taraftan kendine oy vermeyen delegeleri eleştireceksin. Bu kendi içinde çelişki meydana getirmiyor mu ey "ehl-i insaf" sahibi ne dersin? Her kurultayda olduğu gibi partide yeni bir başlangıç yapılacağı dile getirilir. Toplum biraz umutlanır. Parti içinde hastanesi bir heyecan oluşur. Konuşmalar, dövüşmeler derken kongre biter. Sonuç; parti içinde ortaya çıkan muhalefetin temizlenme sürecine girilmiş demektir. Toplum merkezli bir siyaset anlayışı beklerken her daim iç sorunları veya hizip sorunları ile uğraşmak zorunda kalan CHP'nin bu durumunun yanlış olduğunu dile getirmek neden yanlış olsun. CHP'de işin özü toplumun inanç değerleri ile bir türlü barışamaması değil mi? CHP içinde yılların oluşturduğu toplumdan kopuk "elit sınıfın" hakimiyeti sebebi ile bir türlü orta sınıfın isteklerine uygun bir politika geliştirilememesi değil mi? CHP tarafından yapılan muhalefetin özünde sosyal devlet anlayış ilkelerine göre mi yapılmaktadır? Avrupa'da sosyal devleti savunan partiler ile CHP'nin savunduğu ilkeler bir biri ile örtüşüyor mu? Aaah "eli kalem tutan ehl-i insaf" sizce bunları dile getirmek "muhalefete ayar vermek" anlamına mı gelir? Ak Partiye oy veren insanları makarnacı, kömürcü diyerek onları hakir görmek, oylarını makarna, kömüre sattılar demek ne kadar akılcıdır? Bu yaklaşım alt gelir grubunu rencide etmez mi? Aynı zamanda CHP ile toplum arasında kopukluğa sebep olmaz mı? Sosyal devlet dediğimiz toplumun güçsüz kesimlerini ekonomik ve sosyal konularda gerekli tedbirleri almak değil midir? Bunları sosyal demokrasi ilkelerini savunduğunu iddia eden CHP'nin dile getirip yapması gerekmez miydi? Ne dersin sevgili dostum? Bugüne kadar toplumun büyük çoğunluğu adam yerine konmamış. Devlet sadece vergi alacağı zaman hatırlamış ve kafasına binmiş. Bugün ise gerçekleştirilen politikalarla toplumun güçsüz kesimleri ekonomik olarak desteklenerek onların da insanca yaşamasına imkan tanınması sizce "iktidara methiye düzmek" midir. Eyy "ehl-i insaf" sahibi. Toplumda özürlü olanların halinden herhalde haberdarsındır. Çoğu bakıma muhtaç olan bu insanlar neden bugüne kadar hatırlanılmadı? Peki bunları hatırlatmanın neresi "iktidara methiye düzmek" anlamına gelir? Daha düne kadar yurt dışındaki vatandaşlarımızı hatırlayan oldu mu? CHP bunları neden hatırlatmadı. Döviz akla geldiği zaman akla gelen vatandaşlarımızın sorunlarını Ak Parti dert etti dediğimiz zaman ne anlarsın "eli kalem tutan ehl-i insaf" sahibi? Sevgili dostlar her insan yaşamı boyunca belli fikirler çerçevesinde hayatını devam ettirmekte. Bazen şartlar gereği fikirlerimiz değişime uğramakta. Bazen yeni bilgiler yeni denizlere yelken açmamıza vesile olmakta. Bazen karşımıza çıkan liderler fikirlerimizde yeni oluşumlara neden olmakta. Asıl olan at gözlüğü ile bakmamaktır. Etrafımızı dinleyebilmektir, yeni fikirlere açık olmaktır. Velhasıl sevgili dostum terazinin kefesine bakmak lazım. asimcezayirlioglu@hotmail.com
|
|
|
|
|
1533 Kişi Tarafından Okundu. |
|
Yorum ( 0 )
|
|
|
Kayıtlı Yorum Bulunmuyor. |
|
|
Bu Yazara Ait Diğer Yazılar |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ziyaretçi İstatistikleri |
|
|
|
|
Online |
: |
5 |
Bugün |
: |
567 |
Dün |
: |
623 |
Toplam |
: |
1951972 |
Ip No |
: |
54.234.143.240 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|