İL KONGRESİNİN  SONUÇLARI NASIL YORUMLANMALI?

Geçtiğimiz Cumartesi günü Sayın başbakan ve bazı bakanların da katılımıyla Ak parti İl Kongresi yapıldı. Kongreye Sayın Başbakan'ın da katılacak olması ve ayrıca iki adaylı olarak seçime gidilmesi İl Kongresini bir hayli heyecanlı hale getirdi. 

 

Delegenin ne kadar önemli olduğu ya da delegeler ne kadar önemli olduklarını da görmüş oldular bu kongrede.Kim bilir kimler tarafından kaç defa arandılar. İlçelerden götürülmek için hangi özel arabaların koltukları tahsis edildi acaba?

Şunu demek istiyorum:Keşke İnsanlara ihtiyacımız anında değer verdiğimiz gibi, diğer  zamanlarda da  değer versek, fikirlerini alsak. Aslında sorun tam da bu noktada değil mi? İşin düşünce başım tacısın, işin yoksa başımın ağrısısın.  

 

Genel olarak Ak  Parti  ilçe ve il kongrelerine tek adayla gitmeyi tercih ediyor.Bunun nedenlerini  daha önceki yazılarımda izah etmeye çalıştığımdan üzerinde durmayacağım. Ancak çok az da olsa,  zaman zaman da birden fazla kişi ile de il ve ilçe  kongrelerine gidildiğini de gördük Ak Partide.

Değerli okurlar daha önceki yazılarımızda da kısaca değindiğimiz üzere,  Muğla İl başkanlığı için yaklaşık olarak genel merkeze 13 kişi gitti ya da götürüldü.

 

 Muğla il Başkanlığı adaylığı  için, 13 ismin  Ak Parti  Genel Merkezine götürülmüş olması bile, Muğla'da AK Partinin siyaseten içinde bulunduğu durumun özetidir. Yani İl başkanı adayı  olacak,   üç kişi üzerinde uzlaşılamaması bile ya parti içindeki birlik ve beraberliğin olmadığını, ya da Ak Partinin Muğla'da tabandan siyasetçi yetiştiremediğinin açık bir delilidir.

 

Gerçekten de Muğla'da İl başkanı olabilecek bir ya da iki isim üzerinde niçin anlaşılamadı? Neden bunca aday Ankara'ya götürülüp, hem götürülenler rencide  edildi ve hem de başbakan onca işinin ve yorgunluğunun arasında meşgul edildi?

Başbakan Fransa' da meydana gelen terör olayından dolayı, terörü kınama yürüyüşüne katılmak için ,

Antalya il kongresi programını iptal edip, Fransa'ya gitti. Daha sonra dönüşünde Ak parti gurup toplantısına katıldı, akabinde Bakanlar Kurulu toplantısı ve sonrasında tekrar Ankara'ya çağrılan üç ayrı adayla görüşme programı ve gecenin bilmem saat kaçı.

 

Hakikaten Sayın Davutoğlu  gibi son derece kibar ve nezaketli bir insanın, bu kadar yoğun programı, yorgunluğu ve üstüne bir de rahatsızlığını ekleyecek olursak,   Muğla İl Başkanlığı hususunda bu kadar meşgul edilmesi apayrı bir zeka ve kişilik sorunu olsa gerek.

 

Bütün sorumluluk ve ağır yükü genel merkeze ve başbakana yıktıktan sonra ," Teşkilatlar niçin vardır" sorusunu sormaya gerek var mı bilmem.

 

İlde üzerinde partililerin ittifak edebileceği  iki ya da üç tane il başkanı adayı yetiştirilemiyorsa, bu kadar farklı ve ayrı sesler çıkıyorsa , orada çok büyük sorun var demektir. Peki bu sorun nasıl çözülecek, daha önceki yazılarımda izah etmiştim.

Yazımızın esas konusuna dönecek olursak,yukarıda bahsettiğim gibi  iki adayın yarışacak olması, kongreyi son derece heyecanlı  bir hale getirdi. Sayın Başbakanın da kongreye katılımı ayrı bir heyecana sebep oldu.   

 

Kongre salonuna başlangıçta girme imkanımız olmadı, zira çok kalabalıktı. İçeride neler olup bittiğini,  iki adayın yarışması sürecinde neler yaşandığını,  daha sonra öğrenme fırsatı bulduk.

Kongrenin başlangıcı ve sonraki süreçlerde olup bitenlere ayrıntılı olarak girmeyeceğim. Zaten sosyal medya üzerinden içeride  neler olup bittiği ile ilgili yeterince tartışmalar yapılmakta.

 

Benim üzerinde durmak istediğim konu , bu kongre sonuçlarını nasıl yorumlamalıyız? İki adaydan Seçilen Sayın İhsan Küreci 345 oy, Sayın Şadi Pirci ise 231 oy almıştır. Bu delege oyları ne anlam ifade ediyor?

 

Sayın Başbakan Kongre salonunda " adayımız Sayın ihsan Küreci kardeşimiz" diyerek seçim sonuçlarını belirlemiştir. Eğer başbakan kongreye gelmeseydi ya da gelip de adayımız Küreci demeseydi, ya da iki aday yarışacak kazanana hayırlı olsun deseydi, acaba sonuç nasıl olurdu? Tam olarak bilmemiz mümkün değil.

 

Evet delegeler, Sayın Başbakanı kırmadı ve kendilerine olan sevgisinden dolayı Sayın Küreciyi il başkanı seçtiler. Ancak bu durum 231 tane delegenin onca kıskaç ve bir takım zekice operasyonlara rağmen, hayır oyu vermesi ve bir başka adayı desteklemesini nasıl izah edeceğiz? Mesela iki sandıkta oy kullanılacağı, ancak daha sonra sandıkların dörde çıkarıldığı bir taktik mi yoksa ilçe delegelerini  " bak oyunuzun rengini bilebilecek durumdayız" diyerek etki altına almak için miydi acaba?

 

Daha düne kadar teşkilatlardan sorumlu İl başkan yardımcısı olması nedeniyle,  "eğer Muğla Ak Parti siyasetinde bir sorun varsa, burada Sayın Şadi Pirci'nin bu konudaki sorumluluğu, hataları, önceki İl Başkanının sevap ve hatalarına ortak olma hususundaki katkısı apayrı bir konu, kongrede aldığı delege oyunu değerlendirmek  apayrı bir konudur.

 

Sayın Şadi Pirci'ye  verilen oylar, sadece Sayın Pirciye mi verildi, yoksa, delege başkaca mesajlar mı verdi. Bunu çok iyi değerlendirmek lazım. Peki bunu Muğla'da kim değerlendirecek? Böyle bir değerlendirme yapılmaması halinde zaten iki hatta üç dürt parçaya bölünmüş Ak parti7yi Muğla'da genel seçim öncesi çok sıkıntılı bir dönem beklemektedir,bizden söylemesi.    

 

Şunu söylemek çok kolay bir hadise " Sayın Pirci'ye oy  veren 231 delege genel merkeze baş kaldırdı, isyan etti, hain bunlar" . Eğer basitçe olaya bakarsanız doğru 231 delege isyan etti ve isyancı başı da Sayın Pirci'dir.

 

Muğla'da Ak Parti'nin en büyük sorunu olayları derinlemesine tahlil etmemek, esas sorunların kökenine inmemek , köklü sorunları halının altına sürüp, günübirlik, şahsi çıkara dayalı politikalar geliştirmektir. Bu böyle gittiği sürece de hiçbir zaman Ak parti Muğla'da istenilen seviyeye gelmeyecektir.

 

Peki Başbakan'ın " adayımız Sayın İhsan Küreci kardeşimiz" demesine rağmen, Sayın Şadi pirci seçimi kazansaydı ne olacaktı? Siyasi hayatımızda ülke olarak başımıza gelen en erdemli ve ahlaklı siyasetçilerden biri olan Sayın Davutoğlu'nun elini kaldırdığı bir adayın kaybetmesi,  Sayın Davutoğlu'na yapılabilecek en büyük haksızlık olurdu zannedersem. Bu haksızlığı yapan da tabii ki delege olmayacaktı.

Özetleyecek olursak, günübirlik politikalar üzerinde durulması, esas sorunlar üzerinde durulmaması,  senin adamın, benim adamım muhabbeti Muğla Ak Parti'de daha bir hayli vaktimizi alacağa benziyor.

 

Yeni seçilen il Başkanını Muğla Ak parti teşkilatı henüz tanımamaktadır.Zamanla daha iyi tanıyacaktır. Kendisinin zamana ihtiyacı vardır.   

 

Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Birilerinin Muğla siyaseti ile ilgili plan ve projeleri de tıkır tıkır işlemekte; bizden söylemesi.

Biz ,yeni seçilen İl başkanı Sayın İhsan Küreci ve  yeni yönetim kuruluna başarılar diliyoruz. temennimiz Muğla'ya ve Muğla siyasetine yeni bir ivme kazandırmalarıdır.

Sevgi ve muhabbetle kalın

Av. Ramazan YILDIRIM

---

---