Açılış Sayfam Yap   Sık Kullanılanlara Ekle   

   Anasayfa          Künye          Yazar Girişi         Sitene Ekle         Arşiv          Rss Listesi

İDAM CEZASI
   
 

Mehmet Uçar ¬

Mehmet Uçar

 İDAM CEZASI
 Yazı Boyutu

 Tarih : 2.03.2015 - 10:07:03 


Başta vergi verme olmak üzere onca yükümlülüğe uyan vatandaşların, devletten istediği taleplerin ilk sıralarında güvenliğin sağlanması ve adaletin tecellisi gelir. Devletin somutlaşmış hali olan iktidarı, asli vazifelerini yerine getirirken, adil olmaya davet ediyorum. Çünkü adalet, mülkün temelidir.


İDAM CEZASI

            Değerli okurlarım, burada kaleme aldığım her yazı, dert edindiğim her konu, insanımızın ve insanlığın meselelerini ihtiva etmekte ve ona dönük çözüm çağrılarını içermektedir. Deneme üslubuyla kendimi de zaman zaman öznesi yaptığım konuların dahi asıl amacı, kişisel bir hususu paylaşmak değil; bu vesileyle yaşanan hadiselere kalıcı ve sağlıklı çözüm reçeteleri sunmaktır. Çünkü ben de sonuçta bu toplumun ve geniş insanlık ailesinin bir üyesiyim. Bugün ele alacağım husus ise üzerinde birey, toplum ve insanlık açısından etraflıca durulması gereken bir olgudur. Özellikle post modern çağda özgürlüğün sınırsızlık olarak algılandığı bir dönemde, biliyorum yazacaklarım tepki de çekebilir; ancak biraz geri çekilerek teklifimin nedenleri ve detayları irdelendiğinde makuliyeti anlaşılacaktır. Baştan belirteyim ki doğru bir yargılama neticesinde verilen idam cezası, mağdur yakınlarının teskin edilmesi, suçluların caydırılması ve suçların azaltılmasında önemli bir işlev görecektir. Elbette idama çarptırılacak suçların titizlikle belirlenmesi ve adil bir yargılama şartıyla.    

            Ülkemizde ya da dünyanın herhangi bir yerinde gün geçmiyor ki mağduru bir çocuk, bir kadın veya savunmasız bir canlının olduğu cinayet haberleriyle karşılaşmayalım. En temel insan hakkı olan yaşama hakkına kastedenlerin bizatihi kendi yaşama haklarını sürdürmelerini sağlayan mevcut sistemimiz adaletli bir hukuk mekanizması olabilir mi? Yahut da bu uygulamaya imkan tanıyan anlayış, acaba ne kadar vicdanidir? Daha baştan katilin yaşama hakkını merkeze alan bir yargılama ve en fazla ömür boyu hapis cezası veren bir hukuk sistemi, mağdurların acılarını tam anlamıyla teskin edebilir mi? Suçlunun hakkını gözeten bir yaklaşım, hakikatte mağdurun mağduriyetini perçinlemiş olmaz mı? Mutlak manada adaletin icrası için, geç gelen ve eksik kalan cezalandırma süreci sonunda maktulün yakınları neler hissediyorlardır diye empati yapmak gerekmez mi? Eğer kanuni olan ama hukuki ve vicdani olmayan bir ceza sistemi yürürlükte ise bu durum suçları teşvik ediyor olamaz mı? Cezamı yatar ve bir süre sonra da nasıl olsa dışarı çıkarım anlayışı, suçlunun elini güçlendiriyor olabilir mi? İşin doğrusu bu ve benzeri sormak ve üzerine etraflıca düşünmek gerek.

            Ülkemizde yaşanan Özgecan kızımızın dramı vesilesiyle iki bakanın talep ettiği idam cezasının geri getirilmesini, Büyük Birlik Partisi yıllardır dillendiriyor ve seçim beyannamesinde de bu suçun kapsamına dair bilgiler veriyor. Esasen 1980 sonrası fiilen uygulanmayan idam cezasını, Avrupa Birliği dayatmaları nedeniyle 1999 yılında şimdiki iktidarın da desteğiyle kaldırmıştık. O günden bu yana 15 yıl koca yıl geçtiği halde Avrupa Birliği'ne giremediğimize göre AB için tek engel, yasalarımızda idam cezasının bulunması değilmiş. İdam cezasına ilişkin teklifimiz, terör olaylarına karışanları, seri katilleri, çocuk ve kadınlara dönük istismarın ve cinayetlerin faillerini, işkenceyle öldürme fiiline imza atanları, kamu malını zimmetine geçirenleri, kamu imkânlarını şahsi çıkarları için hoyratça kullananları ve vatana ihanet edenleri kapsamaktadır. Tabii ki yargılama sürecinin tüm safhasının hukuka dayandırılması zorunluluğuyla. Çünkü idamda amaç, suçlunun infazının yanı sıra, toplumda bu tür suçlara olan meylin engellenmesini de kapsamalıdır.

            İsterseniz şimdi de idam cezasının uygulanması ya da uygulanmaması neticesinde birey, toplum ve insanlığın kayıpları veya kazançları neler olmaktadır sorusunu tartışalım. Bir kere cezalarda maktulün geride kalanlarının olduğu kadar kamu vicdanının da onayının alınması, yargılamada hakkaniyet açısından hayati öneme haizdir. Bir insanı haksız yere öldüren bir caninin hapiste de olsa yaşamını devam ettirmesi ve bakım masraflarının kamu tarafından üstlenilmesi, bireylerin ruhlarında ve kamuoyunun maşeri vicdanında derin yaralar açmaktadır. Eğer mağdurun birinci derece yakınları katili affederse veya ömür boyu hapsine rıza gösterirlerse mesele yoktur. Aksi durumda devletin, ben sizi affediyorum yahut da kısasa kısasın dışında bir müeyyide ile katili cezalandırıyorum demesi, suça teşvik manasına gelir. İdam cezasının belli başlı suçlarda uygulanması, hem bireylerin adalete ve devlete güvenini arttıracak hem de suça bulaşmada ve suç sayısında azalmaya zemin hazırlayacaktır. Böylelikle, adaleti bireylerin gerçekleştirme girişimleri de engellenecektir.

             İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, düsturunu benimseyen bir anlayışın topluma ve giderek tüm insanlığa hâkim kılınmasının yolu, doğrudan insan canına kastedenlerin imhasıyla sağlanabilir. Bugün, toplumsal barışı gerçekleştirmek iddiasıyla terör örgütüyle müzakere için masaya oturanların, savunmasız masum insanların katillerini kimseye sormadan affedenlerin yahut da canilerin hak ettikleri cezayı almalarına bir şekilde mani olanların, toplumda her daim canlı tutulması gereken birlikte yaşama duygusu ve adaletin tesisinde açılan kırılma ve gediklerin hesabını iyi yapmaları gerekiyor. Adalet mevzusunda kesinlikle, kol kırılır yen içinde kalır, diyemeyiz. Büyük barışa giden yol, tek tek faillerin hesap vermesi ve bedel ödemesinden geçer.

v   ÇAĞRI: Başta vergi verme olmak üzere onca yükümlülüğe uyan vatandaşların, devletten istediği taleplerin ilk sıralarında güvenliğin sağlanması ve adaletin tecellisi gelir. Devletin somutlaşmış hali olan iktidarı, asli vazifelerini yerine getirirken, adil olmaya davet ediyorum. Çünkü adalet, mülkün temelidir. 




Yazdır

Word'e Aktar

Yorum Ekle Tavsiye
 
1 2 3 4 5   Puan Yok  
 Kaynak :  Mehmet Uçar

 Kategori  GÜNCEL

667 Kişi Tarafından Okundu.

Yorum ( 0 )   

Kayıtlı Yorum Bulunmuyor.

 

 Bu Yazara Ait Diğer Yazılar

 
 
 

 

 Reklam

 Duyuru

 Reklam

 Köşe Yazıları

Ramazan Yıldırım

Ramazan Yıldırım ¬
ÜLKEYİ GEREN BİR CUMHURBAŞKANI: TAYYİP ERDOĞAN

Asım Cezayirlioğlu

Asım Cezayirlioğlu ¬
TÜRKİYE'DE "KUTUPLAŞMA"

Mehmet Uçar

Mehmet Uçar ¬
SURİYE SINIRIMIZDA NE Mİ OLUYOR?

Mesut Koç

Mesut Koç ¬
TERÖR VE BÖLGENİN AKIBETİ
 
 Reklam

 Ziyaretçi İstatistikleri
   
 Online : 2
 Bugün : 443
 Dün : 723
 Toplam : 1963367
 Ip No : 18.224.33.107
     

 Reklam

 Reklam

 Takvim

Nisan 2024

Pts Sal Çrş Prş Cum Cts Pzr
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
 

 Reklam

 
 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam






RESMİ İLAN |SİYASET |EĞİTİM |GÜNCEL |ASAYİŞ |TURİZM |KÜLTÜR-SANAT |SAĞLIK |EKONOMİ |SPOR | Gizlilik Politikası


 

   © Copyright - 2012- Fethiye Haber Merkezi - ANASAYFA - Tüm Hakları Saklıdır. 


Bu sitede

Çilem.Net Haber Yazılımı kullanılmaktadır.