TEKLİF YAZILARI / MEHMET
UÇAR (mehmetucarcem@hotmail.com)
ARTÇI SORULAR
AKP'nin kurucu ilk dörtlüsünden(diğerleri
sırasıyla Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, Sayın Abdullah GÜL ve Abdüllatif ŞENER)
üçüncüsü olan Başbakan Yardımcısı ve
Hükümet Sözcüsü Sayın Bülent ARINÇ'ın 23.03.2015 Pazartesi günü gerçekleşen
Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrasında yaptığı deprem gibi basın açıklamasının
artçı şokları hala devam ediyor. Değerli okurlarım, bugün tam manasıyla
sebebini anlamakta zorlansak da siyaset oyununda kartların yeniden karılıp
kağıtların dağıtıldığı, bu vesileyle hemen herkesin elini güçlendirecek
hamleleri ardı ardına attığı bir süreçte ne olduğunu kavramak adına bazı hayati
sorular yöneltmek istiyorum. Muhtemel etkileri itibariyle ileride AKP'nin İSKİ
skandalı gibi de değerlendirilebilecek olan ARINÇ ile GÖKÇEK'in bu karşılıklı
açıklamalarıyla sonu nereye varacağı meçhul(!) sürece dair kafamıza takılan bazı
sorular vasıtasıyla muhatabım, bizatihi siyaset kurumu ve milletin kendisidir.
Şimdi ARINÇ'ın açıklamalarından hareketle beynimizi
kurcalayan cılız artçı sorularımızı yöneltelim. Kendisini cama benzeten Sayın ARINÇ, bu camı
kırarsanız sizin de bir yerleriniz kesilir mi demek istiyor? Çanta taşıyanlar
diye itham edilenler kimlerdir ve onların taşıdığı çanta kime ait acaba? Sayın ARINÇ'a Bakanlar Kurulu'nda 'Muhatap almayın,
Gökçek kim siz kim?' tavsiyesinde bulunan bakanlar kimlerdir? O bakanlar, neden
böyle bir tavsiyede bulunmuşlardır? ARINÇ'a tavsiyede bulunan bakanların, GÖKÇEK
ile ilgili birtakım başka rahatsızlıkları mı vardır? ARINÇ'ın kendisinin istifasını
isteyebilecek kadar haysiyetli olmayan birisi şeklinde nitelediği Sayın
GÖKÇEK'in, Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yapmaya devam etmesi etik midir?
Davası için değil de sırf çıkar ilişkisiyle, adam kandırmayla, koltuk ve makam
sevdasıyla iktidara yakın duran o birileri acaba kimlerdir? Bazı siyasiler
ileride emekli maaşı ile geçinemeyecekleri için mi görevdeyken akçeli işlere
bulaşmaktadırlar? Yarın Ankara'nın sokaklarında şerefiyle dolaşamayacak olanlar
kimlerdir? Onların geçmişteki hangi eylemleri buna mani olmaktadır?
Sayın ARINÇ, Sayın GÖKÇEK'in eşine saygı duymamış
olsaydı daha neleri söyleyecekti acaba; ona nasıl okkalı cevaplar verecekti?
Sayın ARINÇ, hangi bilgileri paylaşınca Sayın GÖKÇEK'in eşinin üzüleceğini
düşünüyordu? Sayın GÖKÇEK'in isminin içinde olduğu 100 konuyu 8 Haziran
sonrasına kadar bekletmek ahlaka ve adalete sığar mı? Kamuoyuyla paylaşılırsa hükümeti
yıpratabilir diye yapılan birtakım yanlışların üzeri örtülecek midir? Havlayan(Bağışlayın, bu benzetme ifadesi bana ait
değil!) kimdir; neden ve kim için havlamaktadır? Kimi devlet yetkilileri, kamu malları üzerinden 'paralel yapıya' yaptıkları kıyakları halktan gizlemekte midirler?
Eğer böyleyse kim ya da kimlerdir o kamu görevlileri? Yani ARINÇ'a göre Sayın
GÖKÇEK, GÖKÇEK'e göre de Sayın ARINÇ icraatlarıyla aslında gizli bir paralelci
midir?
Ankara'nın parsel parsel satılması iddiaları doğru mudur? İçişleri Bakanı bu
iddialarla ilgili olarak soruşturma açacak ve sürecin selameti bakımından GÖKÇEK'i
görevden alacak mıdır? 'Kucağa oturmak' tabiriyle anlatılmak istenen nedir? Acaba
yapılan satışların herhangi bir kaydı ya da kuytu var mıdır? Söz konusu imar
planı değişiklikleri, denetim yetkililerince zamanında mercek altına alınmış ve
gerekli idari işlemler yapılmış mıdır? Sayın GÖKÇEK, seçimden sonra kime
yaranmak için mücadele ediyor görüntüsü vermektedir? Yaptığı hukuksuz işler
nedeniyle mahkemelerde boğuşması muhtemel birisi vatandaşlara kaliteli hizmet
sunabilir mi? Ayyuka çıkan iddialarla ilgili eleştiriler fitne çıkmasın diye
yok mu sayılacak?
Hükümet
Sözcüsü tarafından Ankara'ya yakışmadığı iddia edilen birisi bütün bu
açıklamalara rağmen görevde kalacak mıdır? Sayın ARINÇ'a göre Sayın GÖKÇEK,
neden Ankara'ya yakışmamaktadır? Sayın ARINÇ, eğer varsa, bildiği halde bazı sabit
suçları neden şimdiye kadar kamuoyuyla paylaşmaktan kaçınmıştır? Bu tür
açıklamalara rağmen hala, GÖKÇEK'in partisiyle ilişiği devam edecekse
sorumluluğa partisi de ortak olmuş olmaz mı? Ayrıca Sayın GÖKÇEK'i kullanmak
isteyen kuklacı da kimdir?
Sayın Başbakan'ın konu kapanmıştır
demesiyle konu kapatılabilir mi? Bizim devleti ve belediyeyi yönetsinler diye
görevlendirdiğimiz kimi insanlar, tüm bu kapışmalardan sonra kamuoyunun her
şeyi unutmasını bekleyerek kendi aralarındaki Bizans entrikalarında bizi
seyirci konumunda tutmaya devam mı edeceklerdir? Sayın ARINÇ, bu açıklamaları hükümet
sözcüsü sıfatıyla yaptığına göre toplumda, 'arkasında hükümet var' kanaati
hakimdir; ya Sayın GÖKÇEK'in arkasında kim vardır? Ya da birisi var mıdır?
Yoksa Sezer-Ecevit krizinin bir benzeri alttan alta ilerliyor da biz mi Büyük Fotoğrafı
göremiyoruz?
Son bir kaç soruyu da onlarca
devlet kurmuş bir millet olan kendimize çevirmeliyiz: Tüm bu olup
bitenlere ne demek, nasıl bir adlandırmada bulunmak icap eder? Devletin çivisi
mi yerinden çıkmıştır; yoksa hepten tuz mu kokmuştur? Karşılıklı yapılan bu
salvoların içinden çıkan tespit, teşhis, itiraf, suçlama, itham, iddia, ima ve taleplerin
hangisinde halkımızın menfaatlerine dönük iğne ucu kadar bir cümle yer
almaktadır? Yahut da çömlek mi patladı
veya deniz bitti de gemimiz karaya mı oturuyor? Sesime, bir yol ses ver
TÜRKİYE!.. Bindik bir alamete de kıyamete mi gidiyoruz? Eyvah SAKARYA!..