Açılış Sayfam Yap   Sık Kullanılanlara Ekle   

   Anasayfa          Künye          Yazar Girişi         Sitene Ekle         Arşiv          Rss Listesi

SİYASETTE KUTUPLAŞMA VAR!
   
 

Asım Cezayirlioğlu ¬

Asım Cezayirlioğlu

 SİYASETTE KUTUPLAŞMA VAR!

SİYASETTE KUTUPLAŞMA VAR!
 Yazı Boyutu

 Tarih : 28.04.2015 - 11:48:35 


Türkiye'de toplumun belli grupları arasında bir kutuplaşma bulunmakta. Biz bu kutuplaşmaya farklı açıdan bakacağız. Özellikle iktidar olma yolunu bir türlü açamayan derin mahfillerin kutuplaşmadan anladığı biraz farklı. Bugüne kadar sandıkta yüzü gülmeyenler, sandığa küstüler. Ülkede kutuplaşma var diyerek ağızlarındaki baklayı çıkarıverdiler. Her şey sandık değildir diyerek demokrasinin temel ilkesini göz ardı ettiler


                               SİYASETTE KUTUPLAŞMA VAR!

      Kutuplaşma dediğimiz zaman genelde toplumsal gruplar arasında diyalog ve barışın sona ermesi, birbirleri hakkında daha keskin cümleler kurarak anlaşmazlıklar daha da artar. Kutuplaşmanın oluşmasında tarafların tavırları belirleyici olmakta. Seçimlerde partiler oylarını korumak için ya da arttırmak için zaman zaman bu yollara baş vurmaktalar.
       Türkiye'de toplumun belli grupları arasında bir kutuplaşma bulunmakta. Biz bu kutuplaşmaya farklı açıdan bakacağız. Özellikle iktidar olma yolunu bir türlü açamayan derin mahfillerin kutuplaşmadan anladığı biraz farklı. Bugüne kadar sandıkta yüzü gülmeyenler, sandığa küstüler. Ülkede kutuplaşma var diyerek ağızlarındaki baklayı çıkarıverdiler. Her şey sandık değildir diyerek demokrasinin temel ilkesini göz ardı ettiler.
       Toplumsal tabanın altından kaymasını önlemek için ortaya atılan kutuplaşma aynı zamanda tabanın olayları idrak etmesinin de önünü kapayacaktır. Yüksek sesle kutuplaşma edebiyatı yapmak, yapılanları göz ardı etmenin en kolay yoludur. Toplumu başka tarafa kanalize etmek bizim alışık olduğumuz bir yöntem.
Ülkemizde belirli bir oy potansiyeli olan Alevi oylarına talip olmak için Sünni-Alevi ayrımını tetikleyerek ülkede kutuplaşma var diyeceksiniz. Amaç ise bu yolla Alevi oylarına ipotek koymak. Peki bugüne kadar provokasyonların dışında Alevi-Sünni diye toplumda bir ayrışma olmuş mu? Ancak seçim zamanlarında siyasetin diline bakarsak böyle bir tehlike sürekli dile getirilmekte. Peki siyasetçiler bu değirmene su taşıyıp oy derdine düşeceklerine, enerjilerini ülkenin kalkınması için harcasalar kutuplaşma zirve mi yapar?
        Dün IMF'ye bir milyar dolar için kapısında yatarken kutuplaşmayı aklına getirmeyenler bugün ekonomik olarak biraz daha bağımsız olan ülkemizin gelmiş olduğu noktada kimler nasıl bir performans gösterdi sorusunu sormak yerine kutuplaşmadan dem vurmak hangi akla hizmettir. Türkiye'yi sınıf atlatacak projeler anlatmak yerine tabanı kontrol etmek, biraz da başka toplumsal gruplardan oy tırtıklayabilir miyiz derdine düşerek kutuplaşma var demek ne kadar akılcı bir yaklaşımdır?
       Ekonomik durumu zayıf olan vatandaşlarımızın bu ülkenin vatandaşı olduğunu son yıllarda gerçekleştirilen sosyal politikalar nedeniyle anladılar. Sosyal harcamaların disiplinli gale gelmesi ile birlikte yardımlar ihtiyaç sahiplerine daha düzenli dağıtılmaya başlandı. Derin mahfillerin sosyal harcamalar konusunu sürekli diline dolayıp iktidarı makarna, kömür vb. yardımlar yaparak oy topladığını belirtmekte. Bu yaklaşım aynı zamanda iktidar partisine oy vermiş insanları öteleyen bir durumdur. Bu mahfillere sormak lazım. Toplumda ihtiyaç sahiplerini aşağılayarak onları sadece kömür, makarnaya kalarak oy verdiklerini ifade etmek, toplumun bir kesimini yok saymak değil midir? Peki bu yaklaşım kutuplaşmaya zemin hazırlamaz mı? Bu mahfiller iktidar olmak için olmadık vaatlere baş vursalar o zaman biz ne diyeceğiz? Vatandaş sormayacak mı madem bu yol kötü bir yol peki siz neden daha fazlasını vaat ediyorsunuz?
     İktidar oldukları zaman soykırımı tanıma vaadi verenler acaba bu topluma mı hizmet ediyorlar yoksa amaçları farklı mı? Ya da siyasi kutuplaşma var diyerek amaçlarına daha kısa yoldan ulaşmayı mı düşünmekteler. Toplum mühendislerinin bu topraklarda görmek istediği şey topluma rağmen bir siyasal yapı oluşturabilmektir.
    Ülkenin değişik yerlerinde ortaya çıkan şiddeti doğru dürüst telin edemeyenler, toplumdan daha fazla oy koparabilmek için kutuplaşmadan dem vurmalarına ne demeli. Ülkenin yarınına ilişkin ne düşündüklerinden ziyade bugünün kötülüğü üzerine kafa yoranlar kutuplaşmadan bahsederken ne düşünüyorlar dersiniz?
28 Şubat sürecinde dini hassasiyeti olan insanlarımız yönetim kademelerinde daha fazla yer aldığı görülünce imam hatipleri öne sürerek çocuklarımızın İslam dinini öğrenmelerinin önü kesildi. Toplumu yok sayan, topluma rağmen alınan bu karalar aslında topluma kutuplaşma penceresinden bakmak değil miydi? Peki şimdi neler oluyor? Seçim arifesinde 28 Şubat'ı çağrıştıran söylemlere ne demeli? Peki kutuplaşmadan bahsedenler bu anlayışlarını neyle açıklamalı?
     Sevgili dostlar kutuplaşmadan bahsedenlere baktığımızda ideolojik olarak hiç bir zaman bir araya gelemeyecek olanlar toplumun bu topraklarda egemen olmaya başlaması ile birlikte farklı söylemlerle ortaya çıkıyorlar. Biz bu yaklaşımları geçmişte de gördük. 1950'li yıllarda Demokrat Partiye gösterilen tepkiler ve iktidardan indirmek için yapılan asılsız suçlamalar buna bir örnektir. Yine Özallı yıllarda serbest ekonomiye geçişle beraber liberal düşüncenin yavaş yavaş ağırlığını hissettirmesi sonucunda hakim zihniyetin devlet üzerindeki egemenliğinde kırılma meydana gelince Özal üzerinden (takunyalılar tabirini hatırlayalım) yapılan açıklamalar bu topluma çok bedeller ödetti.
      Yine Refah Partisinin iktidar olduğu 90'lı yılların ikinci yarısında devlet toplum yakınlaşmasının önüne geçmek için yapılan çalışmaların canlı şahidiyiz. Biraz da refah kadrolarının açıklamalarından güç alan derin mahfiller toplumu sen-ben diye ayırmakta beis görmediler. Bugün geldiğimiz noktada topyekûn iktidar karşıtlığından hareketle aynı safta yer almak aslında geçmişin tekrarından ibarettir. Kutuplaşma diye ortalığı alevlendirenlerin buradan kazanacakları bir şey yoktur.
asimcezayirlioglu@hotmail.com





Yazdır

Word'e Aktar

Yorum Ekle Tavsiye
 
1 2 3 4 5   Puan Yok  
 Kaynak :  Asım Cezayirlioğlu

 Kategori  GÜNCEL

1868 Kişi Tarafından Okundu.

Yorum ( 0 )   

Kayıtlı Yorum Bulunmuyor.

 

 Bu Yazara Ait Diğer Yazılar

 
 
 

 

 Reklam

 Duyuru

 Reklam

 Köşe Yazıları

Ramazan Yıldırım

Ramazan Yıldırım ¬
ÜLKEYİ GEREN BİR CUMHURBAŞKANI: TAYYİP ERDOĞAN

Asım Cezayirlioğlu

Asım Cezayirlioğlu ¬
TÜRKİYE'DE "KUTUPLAŞMA"

Mehmet Uçar

Mehmet Uçar ¬
SURİYE SINIRIMIZDA NE Mİ OLUYOR?

Mesut Koç

Mesut Koç ¬
TERÖR VE BÖLGENİN AKIBETİ
 
 Reklam

 Ziyaretçi İstatistikleri
   
 Online : 11
 Bugün : 455
 Dün : 623
 Toplam : 1951860
 Ip No : 3.84.231.140
     

 Reklam

 Reklam

 Takvim

Mart 2024

Pts Sal Çrş Prş Cum Cts Pzr
1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
 

 Reklam

 
 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam






RESMİ İLAN |SİYASET |EĞİTİM |GÜNCEL |ASAYİŞ |TURİZM |KÜLTÜR-SANAT |SAĞLIK |EKONOMİ |SPOR | Gizlilik Politikası


 

   © Copyright - 2012- Fethiye Haber Merkezi - ANASAYFA - Tüm Hakları Saklıdır. 


Bu sitede

Çilem.Net Haber Yazılımı kullanılmaktadır.