|
|
|
|
YENİDEN SEÇİMLERE DOĞRU |
|
|
Tarih : 1.09.2015 - 09:25:00 |
|
Anayasa gereği zorunlu olarak ortaya çıkan hükümette MHP'nin yer almama kararının izahı zordur. Zira teknik bir hükümette yer almamayı topluma nasıl izah edecekler. Biz HDP ile beraber olmayacağız yaklaşımı sağlıklı değildir. Çünkü mecliste beraber olduklarına göre bu yaklaşım geçerliliğini yitirecektir. |
|
|
YENİDEN
SEÇİMLERE DOĞRU
Baştan beri Ak Partiyi köşeye
sıkıştırmayı siyasi hedef olarak belirleyen MHP bir anlamda Türkeş hamlesi ile
ne yapacağını şaşırdı. Seçim sathında kullanacak olduğu "bunlar HDP ile
beraber" argümanı baştan geçerliliğini yitirdi. Sayın Davutoğlu'nun bakanlık
tercihinde davet ettiği HDP milletvekillerinin bilinirliği çok az olması ve
daha da önemlisi kamuoyunda sicili bozuk olan vekillerden değiller. Tüm bunlar
yarın seçim meydanlarında kullanıldığı zaman oy getirecek davranışlar değildir.
Asıl önemsenecek hamle koalisyon görüşmelerinde kim koalisyon istememiş ise
bunu kim daha inandırıcı bir şekilde topluma anlatabilirse kazanan o
olacaktır.
Anayasa gereği zorunlu olarak ortaya
çıkan hükümette MHP'nin yer almama kararının izahı zordur. Zira teknik bir
hükümette yer almamayı topluma nasıl izah edecekler. Biz HDP ile beraber
olmayacağız yaklaşımı sağlıklı değildir. Çünkü mecliste beraber olduklarına
göre bu yaklaşım geçerliliğini yitirecektir. Her alanda olduğu gibi siyasette
de dışlayıcı üslup karşılığı olmayan bir yaklaşım. Yok sayma, görmezden gelme,
tanımama yaklaşımı olumsuzluk üzerine kurulu olduğu için insanların buna uyum
sağlaması zordur. Tüm siyasi partiler "olmaz" üzerinden taktik
izleyeceklerine olumlu cümlelerden yola çıkılarak yapılacak olan açıklamalar
toplumda daha fazla karşılık bulacaklardır.
Davutoğlu başkanlığında kurulan
hükümetin dağılımına olumsuz anlamda tepki gelmedi. Bu hükümet ülkeyi seçimlere
taşımakla görevli. Bunu yaptığı zaman işlevini yerine getirmiş olacak. HDP bu
hükümette görev alacağını belirterek bir nevi sistemle barışma derdine düşmüş
durumda. Bir taraftan sistemle barışma niyeti taşıyor, diğer taraftan da şiddet
ile arasına mesafe koymakta zorlanıyor. Hatta zaman zaman şiddeti çağrıştıran
açıklamalar yapıyor. Biz vatandaş olarak
saz çalan Demirtaş'a mı inanacağız yoksa 6-7 Eylül olaylarının çağrısını yapan
Demirtaş'a mı inanacağız.
Hükümetinde en dikkat çeken
tercihlerden bir tanesi HDP'li bir kişinin Avrupa birliğinden sorumlu bakanlığa
getirilmiş olmasıdır. Her bakanlık önemli olmakla birlikte bazı bakanlıklar ya
sisteme, ya da dışarıya karşı mesaj taşır. İşte Avrupa birliğinden sorumlu
bakanlık da Avrupa için mesaj taşımaktadır. Yıllarca Kürt kökenli
vatandaşlarımız Avrupa'ya Türkiye'yi şikayet etmelerini düşünürsek bu önemli
bir adımdır. Mesele HDP bunları fırsata çevirecek mi yoksa Kandil'in ağzı ile
konuşmaya devam mı edecek? Bir Kasım
tarihinin belirlenmesi ile birlikte Demirtaş'ın barıştan bahsetmesi güven
sorununu ortaya çıkarmakta. Daha düne kadar savaştan bahseden, bir türlü
silahların bırakılması için ciddi adım atamayan HDP, seçimi görünce barıştan
bahsetmeye başladı. Tüm bu yaşananlardan sonra bu sefer tamam diyecek miyiz?
Artık HDP silahı bir kenara bıraktı. Demokratik siyasete karar verdi. Bu henüz
belli değil. En azından inandırıcılık sorunu var. Böyle bir çabalarının da
olmadığını görüyoruz. Önümüzde seçim olduğu için bakalım neler yaptıracak.
Kabinede Yalçın Topçu ve Tuğrul
Türkeş'in yer alması muhafazakar kesime bir mesaj niteliği taşımaktadır. Bugün
Türkeş'e neden bu teklifi kabul ettin diye soranlar MHP'nin 7 Haziran'dan beri
uyguladığı politikalar sebebiyle tepki çektiğini görmeleri gerekir. HDP'yi
merkeze alan bir politika dar çerçeveye sıkışmak anlamına gelir. Biz Ak Partiye
destek vermeyeceğiz diyenler teknik bir hükümette yer almama gerekçelerini buna
dayandırmaları geçersizdir. Zira hep söylediğimiz gibi bu Anayasal zorunluluk
gereği ortaya çıkan bir durumdur. Hangi siyasi parti olursa olsun merkeze
toplumu koymalı. Ona göre politika izlemeli. Sadece bir gruba yönelik söylemler
asıl sorunların hasır altı edilmesine neden olur.
Davutoğlu Topçu ve Türkeş'i
kabineye aldı diye elbette muhafazakar seçmenin tek adresi olmayacak.
Disiplinli bir parti olan MHP'den Türkeş sebebiyle zayiat vermeyebilir. Yönetim
anlamında sıkıntı yaşamaz. Ancak seçmen açısından değerlendirdiğimiz zaman
Sinan Oğan ve izlenen politikalar ile birlikte düşünüldüğü zaman keskin olmayan
muhafazakar oylarının yer değiştirme ihtimali yüksektir.
Sevgili dostlar "iki ayda ne
değişti yine aynı oylar alınır" düşüncesi pratikte anlamlı olabilir. Ancak
siyasette 24 saatin çok uzun zaman olduğunu unutmayalım. Hangi parti daha fazla
güven verirse o bir adım önde olacak. Geleceğe dönük mantıklı vaatler karşılık
bulacaktır. İki aylık sürede partilerin politikaları kredi olarak, yani oy
olarak ortaya çıkacaktır. Yine bu zaman içinde yenilenme görüntüsü olumlu
karşılık bulacaktır. Mevcut oyların iktidar partisi lehine 2-3 puanın yer
değiştirmesi iktidarı belirleyecek. Bu nedenle milletvekili adayları önem arz etmekte. Bekleyip göreceğiz.
asimcezayirlioglu@hotmail.com
|
|
|
|
|
941 Kişi Tarafından Okundu. |
|
Yorum ( 0 )
|
|
|
Kayıtlı Yorum Bulunmuyor. |
|
|
Bu Yazara Ait Diğer Yazılar |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ziyaretçi İstatistikleri |
|
|
|
|
Online |
: |
13 |
Bugün |
: |
399 |
Dün |
: |
833 |
Toplam |
: |
1964156 |
Ip No |
: |
3.141.24.134 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|