AK PARTİDE İL BAŞKANI KİM OLMALI?
Ak Parti, İlçe Kongrelerinin bitiminin hemen ardından , hatta bazı ilçelerde kongreler bitmeden, İl kongrelerini yapmaya başladı.
Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu, hemen hemen bütün İl kongrelerine katılmaya çalıştı. Ancak hava şartları ve sağlığının elvermemesinden dolayı ve doktorların da tavsiyesi ile , iki gün istirahata çekildi. Bunun üzerine Karabük, Yalova ve Bursa kongrelerine katılamadı yanılmıyorsam. Ardından Fransa'da meydana gelen terör olaylarını kınamak için yapılacak olan mitinge sürpriz bir şekilde katılmaya karar verince Antalya kongresine de katılamadı.
Eğer, olağanüstü bir aksilik olmazsa 17 Ocak Cumartesi günü yapılacak Muğla İl Kongresine Sayın Davutoğlu katılacak.
Sayın Davutoğlu , Dışişleri Bakanı iken de, Ak Partinin 2012 yılında yapılan Muğla İl kongresine katılmış ve yanlış hatırlamıyorsam " Ben Muğlalıların fahri hemşerisiyim" demişti ve Muğla'ya özel bir önem verdiğini de belirtmişti.
Sayın Davutoğlu, 2012 yılında yapılan İl kongresinde yaptığı konuşmayla, aslında üzerinde nasıl bir siyaset kumaşı taşıdığının da sinyallerini vermiştir. Son derece doyurucu, içerik açısından mükemmel, solan hakimiyeti çok çok iyi, hitap ettiği kesimle çok kolay gönül ilişkisi kurabilen bir siyasetçi profili çizmişti. Meclis dışından, vekil olmadan atanan bir bakan olmasına rağmen ve aynı zamanda üniversiteden, akademik alandan gelen bir kişi oluşunu da dikkate alacak olursak, cümle vurgusu, göz teması, hitap ettiği insanlarla diyalogu son derece güzeldi. Gerçi Sayın Davutoğlu gerek Ak partinin kuruluşunda ve gerekse sonraki aşamalarda çok değerli katkıları olan biridir. Ay zamanda önceki cumhurbaşkanımızın ve şimdiki cumhurbaşkanımızın da başbakanlığı dönemlerinde danışmanlık yapmıştır.
Siyaseti çok istememesi, akademik hayata dönmeyi arzulaması ve en önemlisi de kalıcı başarıların eğitimle daha iyi olacağına inanmasına rağmen, " politika ve siyaset" onun yakasını bırakmadı.
Dünya böyle işte:Bazıları ardır; Dünyadan kaçar, dünya onun ayaklarına gelir, bazıları vardır; Dünya ya sarılır, Dünya ondan kaçar. Sayın Davutoğlu, Dünyadan her seferinde kaçmak istemesine rağmen, Dünya onun ayağına geldi.
2012 yılındaki kongrede verdiği mesajlar aynı zamanda siyaseti nasıl okuduğu ve siyasetten de ne anladığının ipuçlarıydı. Ak Partinin genel Başkanı olarak atandığında hiç şaşırmamıştım ve beklediğim bir isimdi doğrusu.
Esas konumuza gelecek olursak , özellikle Ak Partililer merakla bekliyorlar: Acaba İl Başkanı kim olacak? evet biz de merakla bekliyoruz. Sayın Davutoğlu İl başkanı olarak kimi atayacak?
Ankara'ya il başkanı adayı olarak yaklaşık on kişi gitti. Daha sonra bu on kişilik aday listesi beşe düşürüldü ve başbakana sunuldu. Bu beş kişilik aday listesi, Sayın Gültekin Akça, Sayın Şadi Pirci, Sayın Yelda Erol Gökcan, Sayın Esat Tugay ve Sayın İskender Gencer. Biz bu dört ismin başbakanla görüştürülmesini beklerken , bir sürpriz isim daha çıktı ( kamuoyuna ve bize göre ) ortaya: Sayın Murat Dere. Evet, İl Başkanlığı seçimini yakından takip eden Ak Parti'lilerce sürpriz olarak karşılandı.
Yukarıda saydığımız isimler Sayın Başbakan ile Çarşamba günü görüşmelerini beklerken , Sayın Başbakanın programları dolayısıyla Perşembeye kaldı ve akşam saat 11.30 civarında görüşme gerçekleşti. Bu arada Aydın İl Başkanlığı için de aynı saatlerde görüşme vardı başbakanlıkta.
Sayın Başbakan , Aydın İl başkanlığı için aday olacak ismi açıklanırken, nedense Muğla il Başkanlığı için aday olacak isim, 12 Ocak 2014 tarihine, yani pazartesiye kaldı.
İçeride neler konuşuldu, kim kime ne söyledi, başbakan Muğla il Başkanlığı adayını neden açıklamadı. Henüz net bir bilgimiz yok ama, görünen o ki Muğla il Başkanlığına kimin aday gösterileceği konusu da Partinin en üst kademesinde netlik kazanmış değil henüz. Yani yukarının da bu konuda kafası karışık gibi!
Aday, kim olursa olsun gerçekten işi zor. Hem de çok zor. Nasıl zor olmasın ki: Her ilçe de gruplaşmaların olduğu, insanların bu kadar küstürüldüğü, adeta partide küskünler ordusunun oluşturulduğu, her ilçe yönetimi değişikliğinde bir önceki ilçe yönetimi ile, sonraki ilçe yönetimimin bir birine düşman olduğu ya da oldurulduğu bir siyasi arenada gelecek İl Başkanını zor bir dönem bekliyor. Tabi ki bir derdi ve meselesi varsa, dava ile ilgili.
Ak Parti'nin, diğer illerin aksine dip yaptığı Muğla'da ş,sorun ya da sorunlara neşter vurup, radikal çözüm ve kararlar alacak bir il başkanı lazım.
2004 yılı Yerel Seçimlerinde Muğla'da birinci olan bir parti, nasıl oludu da bu kadar başarısız bir parti haline geldi? 2004 yılında yerel seçimlerde aldığı % 24 küsurluk oyunu neden bir türlü yukarılara çıkaramadı. CHP % 30 bantları civarında iken hangi sebeplerle % 45lere kadar çıktı? Ak Parti hangi hataları yaptı ki yerinde çakılı kaldı? 2002 yılındaki ilk seçimlerde Ak parti % 12 civarında oy almasına rağmen, ilk yerel Seçimlerde oy oranının yüz de yüz arttırarak % 24 küsur oy oranına çıkarmasını neye borçlu idi? Seçmen neden Ak Parti ye yaktığı yeşil ışığı devam ettirmedi?
Acaba hangi ilçede Ak Parti kayıtlı üyelerinin bile oyunu alamadı? Bodrumda yaşadığımız facia neyle izah edilebilir? Gerçekten sormak gerekmez mi, bu kadar çok ilçe başkanı, kadın kolları ve gençlik kolları değiştiren ve her bir değişiklik sonucu, eskinin yeniye düşman olduğu, yeninin eskiye düşman olduğu bir partide nasıl başarılı olunur?
Evet, bu kadar fitne ve dedikoduyu bu partiye kim soktu? Yalan ve riyanın at başı gittiği, herkese mavi boncuk dağıtılan başka bir İl var mı acaba? Daha yazılacak çoook mesele var da...
Birer tabela partisi olmaktan öteye bir fonksiyonları kalmayan partilerden İlimizin önemli İlçelerinden belediye başkanları seçildiği halde, neden Ak parti hem yerel ve hem de genel de başarılı olamadı Muğla da?
İşte gelecek olan il başkanını yukarıdaki sıraladığımız zor sorular beklemekte. eski tas eski hamam kafasında değilse.
Şimdi, ben bildiğim gerçekleri yazmayayım mı? Susayım mı gerçekler karşısında? Ağaların, paşaların, kurduğu düzen devam mı etsin?
Tosuncuk , her türlü entrika ve yalanlarıyla teşkilatları zehirlemeye devam mı etsin? Herkesi birbirine düşürdüğü yetmiyor mu?
Vicdanlı, ahlaklı, erdemli biri çıkıp " Durun kalabalıklar, burası çıkmaz sokak" demeyecek mi? Herkes kahramanlığı bir başkasından mı bekleyecek? İlla bağırmamız için, aynı şeylerin bizim başımıza da mı gelmesi gerekir?
Bunca insanın emeğini, iyi niyetini sömürenler ile bu sömürüye seyirci kalanlar,bu vebalin altından kalkamazlar.
Nasıl olsa Muğla elinde çantası ile gelip, bavullarla dönecek kadar zengin ediyor insanları ve o zenginlik de kendini koruması için her türlü rezilliği yaptırıveriyor insana.
Çantanın ve bavulların içinde ne olduğunu, ya bavul sahiplerine ya da bavulları taşıyanlara soruverin bu sefer de. Her soruyu ben mi cevaplayayım? Yani, bu mahallenin tek bir delisi ben miyim Allah aşkına?
Evet, herkesin gönlünün bir muradı vardır: Her kişinin olduğu gibi, bir de er kişinin gönlünün muradı vardır.
Bekleyip göreceğiz: Her kişinin gönlünün muradı mı olacak, yoksa er kişinin gönlünün Muradı mı olacak?
Şuracık ta ne kaldı ki!
Hoşça kalın.
Av. Ramazan YILDIRIM