TUTANAK

İnsanın insanla, insanın tabiatla ve insanın Yaratıcısı ile ilişkisine baktığımızda kendi hemcinsine karşı olsun, tabiata karşı olsun yahut da Rabbine karşı olsun ne kadar güvensiz olduğunu fark etmek sanırım güç değildir. Oysa insanlığın tarihsel yolculuğuna kronolojik olarak bir göz attığımızda sözel kültürün yazılı kültürden eski ve daha kuşatıcı olduğunu görürüz. Bir bakıma Yaratıcıdan insana ve tabiattan insana doğru olan ilişkinin belirleyicisi daha çok sözel iken insandan diğerlerine doğru akan ilişkinin rengi ise çoğunlukla yazılıdır. Yaratıcıdan kaynaklı ilişki sözelken güvenden; insandan kaynaklı ilişki yazılıyken kim bilir belki de insanın güvensizliğinden kaynaklanmaktadır. Denilebilir ki tutanak altına alma alışkanlığı, insanın güvensizliğinden doğmaktadır. Buna âdemoğlunun unutkanlığını, geleceğe vesika bırakma isteğini ve acizliğini de ekleyebiliriz. Bugün, ileride ola ki unuturum diye bazı hususları tutanak altına almak istiyorum:

v       Adalet, eğer bir tuzsa tuzun koktuğu ve tıkandığımız anlarda zamanın hakemliğine sığınılmalıdır.

v       Dünya, bir devran olduğundan hiç kimse ilânihaye galip kalmaz; hepimiz bazen galip bazen de mağlup oluruz. Önemli olan galipken sarhoş; mağlupken ümitsiz olmamaktır.

v       Ne hikmetse en büyük hazine olan sağlığın kıymetini elden gitmeden anlamayız.

v       Mezarlıklara varınca tövbede ne kadar samimiysek ayrılınca günah işlemekte de o kadar iştahlıyız.

v       Gençlikteki paylaşma duygumuzun yerini yaşlılıkta cimriliğin aldığını görürüz.

v       Yaşanan hadiselerde polise kırk sual sorar; fakat bu arada hırsızı sorgulamayı unuturuz.

v       Plansız yola çıktığımızdan ne iş yaparsak yapalım mutlaka pişmanlık duymaktan kendimizi alamayız.

v       Birçoğumuz, yarını planlamak yerine sürekli dünü konuşarak ömür tüketiriz.

v       Amerika’nın Afganistan’da ve Irak’ta ne işi olduğunu sormak aklımızın kenarından bile geçmez; ama Türkiye’nin etrafıyla ilgilenmesinin bizi zorda bıraktığından dem vururuz.

v       Oruç tutmayanlara saygı bekleriz; ancak oruçlulara saygıyı gündeme almadan yer içeriz.

v       Çok yesek de doyarız; az yesek de… Ne var ki bir türlü gözümüzü doyuramayız. 

v       Hayatın öğrettiklerinin kitaplarınkinden daha kalıcı olduğunu yaşayarak öğreniriz.

v        Haritamızı değiştirmekten korkar; lakin değişen haritalara da derhal ayak uydururuz.

v       Ölüme inanırız inanmasına; yine de onu bir kendimize yakıştıramayız.

v       Eleştiriyi ve hakareti pek sever; ama üretmek için özeleştiriye hiç sıcak bakmayız.

v       Her birimiz fazlasıyla meşgulüz; bu yüzden eğlenmekten bilgi edinmeye vakit bulamıyoruz.

v       Başkalarına her türlü aklı verir de aynı aklı kendimiz kullanmaktan imtina ederiz.

v       Dünya iki kapılı bir handır; hana girenlerin gün akşam olunca er geç çıkması gerektiğini unuturuz.

v       Dünyada özgürlüğün, girişim ve sorumluluk anlamına geldiğini bilmeliyiz.

v       Düşmanlarımızla işbirliği yapmaktan kaçınmaz; ancak dostlarımıza müsamahayı rafa kaldırırız.

v       Enerjimizi, kendimizi düzeltmek için harcamak yerine tüm insanları ıslaha ayırırız.

v       Her şeye zaman ayırır da okumaya ve ibadete takat getiremeyiz.

v       Harcama konusunda çok müsrifiz; varlığa ulaşınca yokluğu aklımızdan çıkarırız.

v       Yeni bir günü doğmasına izin veriyorsa Allah’ın, insanlardan ümidini kesmediğini anlamalıyız.

v       Bir dönem ılımlı İslamcıları destekleyenlerin şimdilerde Şii İslamcılarla iş tuttuğunu görmeliyiz.

v       Çoğumuz, kadercilikle yaşanmamış hayatları geride bırakarak ahirete göç ediyoruz.

v       Gündemi takip edenlerden kurtulup gündem belirleyenler kervanına dâhil olabilmeliyiz.

v       Kıblemiz Kâbe diyenlerin para, kadın ve makamla ilişkilerini sorgulamalıyız.

v       Dünyadaki asıl gayemizin, kendimize gelmek ve Allah’ı bulmak olduğunun farkına varmalıyız.

v       Provasız bir oyun olan hayatta rolümüzü bilgiden yoksun olarak ezbere oynayamayız.

v       İrade eğitimine katkısı olmayan hiçbir eğitim faaliyeti sürgit devam ettirilemez.

v       IŞİD’in, Irak’ın parçalanıp bir Kürt devleti kurulmasındaki hançer rolünü artık görmeliyiz.

v       Zamanın kısa olduğunu bilir; fakat geniş zamanları umar ve onu da değerlendirmekten kaçınırız.

Yukarıda maddeleri belirtilen iş bu tutanak benliğimizdeki ve coğrafyamızdaki Büyük Fotoğraf’ı daha net görebilmek adına tarafımdan düzenlenmiştir. Büyük resmi görmek isteyen okurların da imzalamaları için açılmıştır. Kuşkusuz herkesin görebildiği bir resim vardır. Görünen fotoğrafın büyüklüğü kişinin kapasitesi, baktığı pencere ile feraseti kadardır. Peki, sizin tutanağınızda yer alan maddeler neler? 

v              ÇAĞRI: Yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da hepimiz bir gün mutlaka hesaba çekileceğiz. Akıl sahiplerini günün akşamlı olduğunu hatırlamaya ve gereği gibi davranarak yaşamaya davet ediyorum.