HAMİLİ KART YAKİNİMDİR
Başlıktaki cümle, kart sahibi yakınımdır, manasına
geliyor. Bağımsız olarak düşünüldüğünde güven telkin eden ve tasavvufta bir
terim olan 'yakin' kelimesi amca,
dayı ve yeğenden de önemli olan anlamına gelmektedir. İlk bakıldığında masum ve
temiz bir kelime olan bu 'yakin'
sözcüğü, günlük hayatta ise kapalı devre kirli ilişkilerin, emaneti ehline
vermemenin, torpilin, yenilen kul hakkının, adam kayırmanın, toplumsal
adaletsizliğin, sosyal kokuşma ve çöküşün de bir kalkanı gibi kullanılmaktadır.
Özellikle siyasilerin seçmen tabanına şirin gözükmek için işe alımlarda devletin
bürokrasi makamlarını bir rüşvet aracı olarak algıladıkları dönemlerde bu
uygulamadan medet umdukları bilinmektedir. Kariyer ve liyakatin yerini alan bu
ahbap-çavuş ilişkisi, Amerikan yağma düzeninin negatif bir kültürel transferle
bize yansımasından başkaca bir şey değildir.
Ana muhalefet partisi
Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk KOÇ, belirli aralıklarla kamuda Kamu Personeli Seçme Sınavı'na girmeden
yapılan işe alımların listesini Türkiye ile paylaşıyor. KOÇ, kendilerine ulaşan
listelerin sağlamasını yaptıktan sonra isim isim kim kimin yakını, kimin ataması
nereye nasıl yapılmış, kim hangi makamı atlama taşı olarak kullanmış, ülkemizin
genç insanları işsizlikten yakınırken bazı mevkiler ve imkanlar nasıl da
iktidardaki siyasiler ve üst yöneticilerin hısım ve akrabaları için arpalık
olmuş tüm olup biteni uzun uzadıya açıklıyor. Açıklanacak birbirinden meşhur isimlerin
bundan böyle de süreceği KOÇ'un, kurdukları ihbar sitesine vatandaşlarca bildirilecek
isimleri doğrulattıktan sonra kamuoyuyla paylaşacaklarını belirtmesinden
anlaşılıyor. Yani aysbergin görünmeyen
kütlesinin görünen yüzünden büyük olduğu aşikar.
Listede şimdiye kadar açıklanan isimlere göz attığınızda iktidarın en
tepe noktasındaki yöneticilerin kızı/oğlu, yeğeni/kuzeni, ağabeyi/dünürü,
gelini/damadı, eşi/dostu ve kısaca hısımı/akrabası oldukları görülüyor. Adı
açıklanan ilgililerden herhangi bir yalanlama gelmediğine göre etik, vicdani ve
meşru olmayan bu atamalar maalesef yapılmış ve toplumun bu usulsüz atamaları
öğrenemeyeceği öngörülerek yapanın yanına kar kalacağı zannedilmiş. Ancak genç
insanlarımızın KPSS'den oldukça yüksek puan almalarına rağmen bir işe
yerleşemediği son yıllarda, sayıları ciddi bir yekun tutan vip torpil
listesinin normalde toplumda ciddi infiallere yol açması beklenirken
kanıksanmış bir durum gibi algılanması vahim bir tablo oluşturuyor. Hayatın her alanında olduğu gibi
kelimelerin manalarında da kaygı verici bir anlam kötülenmesiyle karşı
karşıyayız.
Her geçen gün kabaran
bu listenin yereldeki uzantılarına da, eğer bir çalışma yapılırsa onlarca örnek
bulmak mümkündür. Hangi il müdür
yardımcısı kimin ağabeyi, hangi ilçe müdürü kimin yakını, hangi okul müdürü
kimin kardeşi diye etrafınıza üstünkörü bir göz gezdirdiğinizde yapılan fütursuzluklardan
utanır hale geliyorsunuz. Özellikle
bürokrasi içinde yapılan yükselmenin yolu mesleki kariyer ve liyakat uzmanlığı
olması gerekirken mülakat tiyatrolarıyla kayırmacılığın zirvesine çıkıldığı
gözlemlenmektedir. Hukuk nezdinde siyasilerin hesap verebilirliğin
kalmadığı günümüzde ne yana baksanız torpil ile bir yere oturtulan kişilerle
karşılaşmakta fazla zorlanmazsınız. Son günlerde, ehliyeti ve kul hakkını rafa
kaldırarak yapılan ahlak dışı atamaların bazı iktidar vekilleri tarafından dini
referanslarla açıklanmaya çalışılması, olayın vahametini ve dini, şahsi/dünyevi
menfaatlere alet etmenin ruhlarda bıraktığı en onarılmaz örnekleri oluşturmaktadır.
Eğitim kurumlarında bir
gecede sekiz bin okul müdürü ve onun iki katı müdür yardımcısını başarısız
bulup türlü dalavereyle görevden alarak kendi eş-dost, hısım-akraba,
tanıdıklarını ve akrabalarını getirenlerin sığınakları herhalde yakınlarının bu
işleri daha iyi yapabileceklerine olan samimi inançları olmasa gerektir. Zira
siyasilerin en çok çevresindeki insanlara güvenmesi, ilk anda yadırganacak bir
durum değilse de ataması yapılan bürokratlara yönelik ince bir çalışma
yapıldığında kazın ayağının pek de öyle olmadığı sonucuna varılacaktır. Kimisinin özgün takla yeteneğinin, kimisinin
siyasilerle yoğun kafa kol ilişkisinin, bazılarının kritik özel bir görevi
yerine getirmedeki kapasitesinin, bazılarının kamudaki 'paralel ve yamuk memurlara' dönük gönüllü danışmanlık/ispiyon
başarılarının ödüllendirmelerde etkili olduğu kanaati kamuoyunda
dillendiriliyor.
Sebebi her ne olursa olsun
yapılan bu atamaları onaylamak, farklı gerekçelerle izaha kalkmak, geçmiş dönem
yanlışlarıyla dengelemeye çalışmak, ama kim yapmıyor ki kardeşim cümleleriyle
temize çıkarmak, kul hakkına girilmediğini savunmak, kamuya yararı olduğunu
dile getirmek vicdan sahipleri için asla söz konusu olamaz. Zaten bu işin bir şekilde talep yada arz
noktasında içinde yer alanların, önce en temel insani haslet olan vicdanı devre
dışı bırakıp cüzdanı onun yerine koyduklarını görüyoruz. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Bu konuda
söylenmesi gereken yegane husus, hiçbir aracının elini eteğini öpmeden hakkıyla
bürokrasi içinde yükselmeyi düşünen mazlumların ahları mutlaka bir gün
çıkacaktır. İnsanoğlu, noksanlığı icabı
hiçbir şey olmayacak sanıp unutur da ve fakat alemlerin Rabbi Yaradan, kendini
Vekil tayin edenleri ihmal etmez!
v ÇAĞRI: Din, tüm akıl
sahiplerini izana ve düşünmeye davet eden ilahi emirler manzumesidir. Muhafazakar
demokratları, inandıklarını iddia ettikleri dinin emirlerini hatırlamaya davet
ediyorum...