1 Kasım seçimlerinin ne olacağı günlerdir
tartışıldı. Türkiye'nin kendine özgü Şartları sebebiyle her seçim kendi içinde
ayrı bir öneme sahip oldu. 7 Haziran sonrası Ak Parti için bu seçimler ya devam
ya da tamam anlamını taşımaktaydı. İç ve dış ittifaklar için bu seçimler
görünürde Ak Partiden kurtulmak, arka planda ise Türkiye'ye yeniden pranga
vurabilmek için bir fırsattı.
Evet 1 Kasım seçimleri milletin tekrar şoför mahalline geçtiği bir seçimdir.
Seçim sonuçlarının görünen tek sonucu vardır. Ak Parti zaferini ilan etti.
Muhalefet partileri ise bir defa daha toplumdan geçer not alamadı. Millet
Türkiye'ye biçilen elbiseye hayır dedi. Kendisine rağmen farklı odaklarla
işbirliği içine girenlere bir defa daha dur dedi. Peki seçim sonuçlarını
partiler doğru okuyabilecekler mi? Şimdiden buna hayır diyelim. Gücünü millet
yerine farklı odaklarda arayanlar, yerlerine yenileri bulunduğu zaman tarih
sahnesine gönderileceklerdir. Muhalefet partileri bu durumda bile pozitif bir
yön bulacaklardır. Toplumdan çekinmeseler bize önemli görevler verildi
diyecekler. Hoş Kılıçdaroğlu bu yönde bir açıklama yaparak, kendim Söyler
kendim dinlerim modunda. Küçük bir uyarı bizden oldun umutların kesildiği
anlaşılırsa, geldiği gibi gidiverir.
Olur mu demeyin hiç belli olmaz.
1 Kasım seçimleri Ak Parti için
yeniden hayata tutunma seçimidir. Bu seçimler var olma anlamına gelir.
Anketörlerin de beklemediği bir oy oranına erişerek bir defa daha sürpriz
yaptı. 2002 Ak parti için nasıl başlangıç ise bu seçimler de bir başlangıçtır.
2002 sıfırdan gelen bir başlangıç iken, 1 Kasım 2015 sıfırlanmaya çalışılan bir
ülkenin yeniden ayağa kalkması anlamına gelir. Bu nedenle önemi çok büyüktür.
Ak Parti bu tercihin kıymetini anlamalıdır. Dün nasıl toplum tarafından
cezalandırıldıysa, yarın aynı sonuca duçar
olabilir. Davutoğlu açısından bu seçimler liderliğini perçinlemiştir.
Yarınlarda Ak Parti için liderlik sorunu ortadan kalkmıştır.
Ak Partinin 4 ay sonra tekrar
ayağa kalkması neyle açıklanabilir. Bir defa 4 aylık sürede toplumda ortaya
çıkan belirsizlik Ak Parti için bir şanstı. Doğuda baskı altında insanların
HDP'ye yönlendirilmesi bir noktaya kadar işledi. (Bugünkü şartlarda insanlar
güvenlik sorunu nedeniyle özgürce oy kullandıklarını söylemek doğru olmaz) İnsanlar
kendilerini güvende hissettikleri zaman daha farklı sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Muhalefet partilerinin cumhurbaşkanı ile sürekli uğraşmaları 7 Haziran'da artı
bir değer taşırken, 1 Kasım'da ise aynı durum muhalefetin aleyhine işledi. Her
defasında Cumhurbaşkanı'nı muhatap almaları toplum tarafından kabul görmedi.
CHP için söylenecek çok söz var.
Ömrünü muhalefete adamış bir parti konumunda.
Her defasında toplumda rağbet görmeyi başaramamış. Sosyal demokrat
olduğunu söylemesine rağmen bir türlü toplumla barışamamış. İktidarın
alternatifi olmayı başaramamış bir muhalefet partisi kendisine çeki düzen
vermeli. Özellikle lider anlamında güvenilirlik sorunu yaşıyorsa alternatif
olma ihtimali de zayıftır. Sadece hayır diyerek toplumda karşılık bulmadı
zordur. Yine toplumun değerleri ile sorunlu olan partinin destek bulması da
zordur. Tüm zorlamalara rağmen % 30 bandını aşamamış bir sol parti suçu
kendisinde aramalı. Her gün
cumhurbaşkanına hakaret ederek yol almaları da mümkün değil. Sayın
Kılıçdaroğlu 1 Kasım akşamı mazlumun yanında olduk diyor. Böyle konuşan insana
sormazlar mı? Siz Suriyeli göçmenleri göndereceğiz derken onlar mazlum
konumunda değiller miydi? İşte inandırıcılık dediğimiz şey aslında burada
ortaya çıkıyor. Dün başka bugün başka konuşursan toplumdan destek bulman da zor
olur. Soyut ve genele ilişkin yapılmış olan konuşmalar da toplum tarafından
benimsenmiyor. Gücü hukukla sınırlandıracağız diyerek felsefi açıklamalar
yapmaya çalışıyor. Siyasi partiler için başarının asıl kaynağı iktidar olup
olmamaları ile ilgilidir. Böyle bir ortamda biz milletvekilliğini iki arttırdık
vatandaş bize çok önemli görev verdi diyor. Tamam muhalefet görevi önemlidir.
Ancak onu da yapabilirsen.
MHP'ye gelince işler daha vahim.
Bugüne kadar Meclis'te üçüncü parti olan MHP bugün HDP'nin ardından dördüncü
parti olmasını izah etmesi zordur. Bu gidiş MHP'yi
marjinal duruma düşürme ihtimali yüksektir.
Bu ihtimal Ak Partinin nasıl yol alacağı ile doğru orantılıdır. Her şeye hayır
diyen bir parti konumuna düşmesi MHP'ye çok şey kaybettirmekte.
MHP kimlik siyaseti izleyerek oylarını
arttırması mümkün değil.
HDP için bu seçimler kayıp
olarak yazılabilir. 80 milletvekilliğini 59'a düşürmesi başarısızlıktır. Oy
olarak bir milyon oy kaybetmiş bir partiyi başarılı görmek mümkün değildir.
Kürt sorununun çözümü için Meclis'e girmeleri önemlidir. Aksi takdirde oy
hırsızlığı yapıldı diyerek şiddetin armasına neden olurlardı. HDP askeri
operasyonlara şiddetle karşı çıkarak Türkiye partisi olma şansını her geçen gün
zora sokmakta. Yarın marjinal sol oylarını ve Erdoğan muhalifi Cihangir
sakinleri de ümidini keserse HDP'nin
barajı aşması mümkün değildir. Kimlik siyasetine devam etmesi HDP'nin
oylarını dağa aşağılara çekecektir. HDP'nin bu oyları zorlama sonucu alınmış
oylardır.
Siyasi partiler arasında hizmet
odaklı
rekabet duygusu ortaya çıkmadığı
müddetçe toplumdan destek görmeleri zordur. Bu nedenle herkes yeniden haydi
bismillah demeli.
asimcezayirlioglu@hotmail.com