Bizim için açmaz olan durum şudur. Bölgemizde düzen kurucu bir güç olmak için çaba sarf ederken içeride kendi güvenliğimizi sağlama imkanına tam olarak sahip değiliz. Siyaseten ülkenin birliği için ortak tavır alma becerisini gösteremedik. Sadece içeride değil aynı zamanda dışarıdan yani PKK ve IŞİD'den gelecek olan terör faaliyetlerini de tam olarak bertaraf edebilmiş değiliz. Bu şartlar altında gücümüzün çok ötesindeki hedefleri gerçekleştirmek için yapmış olduğumuz girişimler bizi etrafımızla kavgalı hale getirmekte
HENDEKLER, ÇÖZÜM SÜRECİ VE PLANLAR
Gecen hafta yazımızda Güneydoğu da ortaya
çıkan görüntülerinIrak ve Suriye
krizinden ayrı düşünülemeyeceğini belirtmiştik. PKK terörü ve destekçileri
Güneydoğuyu savaş alanına çevirmiş gözüküyor. Sokakları hendeklerle
kapatılmışbir yerdeçözüm sürecinden bahsedilebilir mi? Bu
şartlarda çözüm sürecinden bahsedilmesi akıl karı değil. Terör örgütünün
şehirleri yaşanmaz halegetirdiği bir
ortamda silahsız çözümden bahsetmek neredeyse imkansız. Bunun en önemli sebebi
ise "çözüm süreci"aşamasında
devletin göstermiş olduğu müsamahanın PKK ve HDP tarafından yanlış anlaşılması
yatmakta. Bunu fırsata çeviren dış güçler ise
PKK'nın terör eylemlerini bir üst seviyeye taşıdı.PKK'ya konsept değiştiren üç grup ülke var.
Bunlardan birincisi İran ve Rusya. İkincisi İsrail ve ABD. Üçüncüsü ise Avrupa
ülkelerinin bazıları. En başta Almanya, Fransa ve İngiltere. Güneydoğu'da savaş
bu kadar açıktan yürütüldüğüne göre bunu bir adım daha ileri götüreceklerdir.
Irak ve Suriye iç savaşını fırsat bilip Ortadoğu'yu dizayn etme derdine
düşenler Türkiye'ye de rol biçtiler. Bu rol PKK terörünün konsept değiştirmesi
sebebiyle yeniden PKK ile mücadele rolü. Şu anda denenen şehir savaşları.Küresel güç mücadelesi veren ülkelerin bu
bölgedeki en önemli rakipleri kuşkusuz Türkiye. Ortadoğu'daki terör örgütlerini
taşeron olarakkullanan ülkeler bu
süreci başarı ile atlatmazlarsa -ki öyle görünüyor- HDP üzerinden bir hamle
daha deneyeceklerdir. Amaçları HDP'ye Meclis'i terk etmelerini sağlamak
olacaktır. Buradaki mesaj ise tamamen Kürt vatandaşlarımız için. Bakın Türkiye
Cumhuriyeti sizin varlığımızdan rahatsız diyeceklerdir. Amaç Kürt halkının
ayaklanmasını sağlamak. Peki bunu başarırlar mı? Şu andaki görüntüler sebebiyle
bu aşamayı zaten kaybettiler. Burada püf nokta ise Güneydoğu'da hendek kazılan
ilçelerde operasyonların süresi. Operasyonlar kısa sürede bitirilemez ise
halkın sabrı taşabilir. PKK'nın baskısı san bıkan halk sokağa çıkma yasağının
uzaması ile birlikte devlete karşı da soğuyabilir. İşte o zamanpsikolojik üstünlük PKK'nın eline geçmiş
olur. Zihnilerimize kazınmaya çalışılan öz
yönetim (özerklik) talepleri bahane edilerek gözlerimize sokulan hendeklerle
hedeflenen başka bir şey olsa gerek. Demokratik talep olduğun iddia ettikleri
özerklik bu şekilde mi elde edilecek. Hem Kürtlerin temsilcisi olduğunu iddia
edeceksin, hem de Kürt vatandaşlara hayatı zehir edeceksin. Burada şu tespiti
yapmadan geçmeyelim. 7 Haziran seçimleri hariç, Kürtlerin temsilcisi ağırlıklı
olarak Ak Parti. Hendek siyaseti izleyen HDP'nin Türkiye'de karşılık bulması
zor bir ihtimaldir. Zira YPG'ye destek olan Rusya içerden kendisine yeni bir
destekçi buldu. Düne kadar sırtını YPG'ye dayandıklarını belirten Selahattin
Demirtaş'ın Rusya'nın yanında yer alması hem şaşırtıcı, hem de değil. Şaşırtıcı
değil zira HDP talimatları Kandil'den aldığı için beklenilen bir davranışı
sergilemekte. Şaşırtıcı olan ise bir ülkede alenen bir siyasetçinin kendi
ülkesi aleyhine faaliyette bulunmasına hiçbir ülke müsaade etmez. Bizim için açmaz olan durum şudur.
Bölgemizde düzen kurucu bir güç olmak için çaba sarf ederken içeride kendi
güvenliğimizi sağlama imkanına tam olarak sahip değiliz. Siyaseten ülkenin
birliği için ortak tavır alma becerisini gösteremedik. Sadece içeride değil
aynı zamanda dışarıdan yani PKK ve IŞİD'den gelecek olan terör faaliyetlerini
de tam olarak bertaraf edebilmiş değiliz. Bu şartlar altında gücümüzün çok
ötesindeki hedefleri gerçekleştirmek için yapmış olduğumuz girişimler bizi
etrafımızla kavgalı hale getirmekte. Tarihsel gücümüz ile bugünkü gücümüz
birbirleri ile örtüşmediği için Ortadoğu'da meydana gelen olaylara vermiş
olduğumuz tepki tam hedefine ulaşmamakta. Demirtaş "Kürdistan kocaman
bir coğrafyadır. Kim nerede yaşayacaksa karar verecektir. Diğerleri de buna
saygı duyacaktır" diyor. Aslında söylediği şey basit. Irak Suriye ve
Türkiye'nin de bir parçasını dahil ederek Kürdistan'ı tarif ediyor. Bu ülkede
yaşamayızul addeden varsa elbette başka
yere gidebilir. Ancak gerçek ortadayken her açıklaması duygusal kopuşa neden
olan Demirtaş ısrarla bu söylemlerine devam ediyor. Sevgili dostlar ateş çemberinin
içindeki Türkiye'nin bugünlere gelmesi bir mucizedir. Hükümet çözüm sürecinde
gösterdiği müsamahanın neticesinde nasıl ihanete uğradığını geç de olsa
anladığı içinterörü şehirlere taşıyan
PKK ile mücadeleyi katı bir disiplin içinde götürüyor. Bu müsamaha ülkeye bedel
de ödetecek. Ancak bundan dönüş yok. Temennimiz bu mücadele verilirken sahada
silahlı destek verenlerin temizlendiği gibi, alenen destek veren siyasetçilere
de bir bedel ödettirilmeli. Aksi takdirde toplumda ümitsizlik ortaya çıkacak. asimcezayirlioglu@hotmail.com
Uzun zaman sonra yine ben bu söylediklerini kısa bir süre önce söyleyenleri hain analar ağlasın istiyorlar diyerek suçlamıyor muydunuz şimdi ne değişti sürekli kandırılan bir devletin yöneticilerine de düşen görevler var bunları söylemeye cesaret edemiyorsun galiba neden acaba:-))))